Antliseli Forum | Antliseli Forum Komik forum| Antliselik Forum Resimleri | Antliseli Forum indir | Antliseli Forum izle |
By DizaYn Pride *
# JaLe^de KabaHaT DurmaDı Bi RahaT xD. #:
*-*-*-*-*-*-*-*-wWw.AnTiLiSeLi.Tr.GG-*-*-*-*-*-*-*-
Ana SayFa İletişiM HaberDar OL ZiyaReTÇi DeFTerİ Siteni EKle AnKeTLeR
ReKLam Alanı

' AnTiLiseLi '
Günün Sözü "Bekliyorum.. Öyle Bi Vakitte Gel Ki Vazgeçmek Mümkün Olmasın..."
xXx
AnTi'm LiseLi

fan recep ivedik , video , haberler , tr.gg tasarımlar şablonlar html kodu

recep ivedike agir elestiri

Çok konuşan adamın boş konuşan filmi

'Adım Murat / K ….. da tur at" düzeyinde esprilerle Türk komedi sinemasına yepyeni bir soluk getirdiğini düşünen Şahan Gökbakar, kahvehane üslûbuyla bezeli yeni filmi 'Recep İvedik'in tanıtımını da Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz ve Derviş Zaim gibi ustaların sinemasına çamur atarak yapıyor.


ALİ MURAT GÜVEN
alimurat@yenisafak.com.tr

RECEP İVEDİK
2008, Türkiye yapımı
Kitch Komedi

Yönetmen: Togan Gökbakar
Senaryo: Şahan Gökbakar ve Serkan Altuniğne
Oyuncular: Şahan Gökbakar, Hakan Bilgin, Fatma Toptaş, Tuluğ Çizgen, Nedim Doğan, Vural Buldu, Hakan Akın, İsmail Hakkı, Volkan Can
İçerik Uyarıları: Aşırı sululuğu ve argoyu sevmeyen hiç bir izleyiciye önerilmemektedir.
Dağıtıcı Şirket: Özen Film


* 1/2


Adamın biri yolda cüzdanını düşürür; sokaklarda yaşayan başka bir adam tam cüzdanı kapıp kaçacak iken, gözükara halk kahramanı Recep İvedik onunla mücadeleye girer. Sonunda, sahibine teslim etmek üzere, evsiz adamın elinden cüzdanı almayı başaran İvedik, kafasını çevirdiği anda ise cüzdan sahibinin çoktan gittiğini farkeder.

Akşam evinde televizyon seyreden kahramanımız, cüzdanın Antalyalı çok önemli bir iş adamına ait olduğunu öğrenince arabasına atlar ve Güney bölgemize doğru yola koyulur. Yol boyunca birbirinden komik sürprizlerle karşılaşan Ivedik en sonunda Antalya'ya varmayı başarır ve cüzdanı turizmci Muhsin Bey'e teslim eder. Ancak, işadamının bütün ısrarlarına rağmen ne para almayı kabul eder, ne de otelde kalmayı. Fakat, tam otelden ayrılacakken çocukluk aşkı Sibel'in bir tur otobüsünden indiğini fark eder. Bizim adamın artık bir tek amacı vardır; onu tanımayan, hattâ hatırlamayan Sibel'e kendini beğendirmek... Recep İvedik'in asıl keyifli tatil macerası da bundan sonra başlayacaktır.

Haddini bilmemenin acı sonuçları

Normal koşullarda, gişeden başka hiç bir tasası olmayan böylesine düşük profilli bir film, bu sayfaya kolay kolay manşetten giremezdi. Çünkü, Türk sineması üzerine söyleyecek sözümüz çok; alanımız ise son derece kısıtlı. Ancak, geçen hafta içinde, filmin senaristi, başrol oyuncusu (ve her ne kadar kardeşini sektörde palazlandırmak için kendini helâk etse de, aynı zamanda gizli yönetmeni de olan) Şahan Gökbakar'ın Cine5'deki "Cinecity" adlı programda yeni Türk sinemasının uluslararası ölçekte saygı uyandıran Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Semih Kaplanoğlu ve Derviş Zaim gibi bazı ustaları hakkındaki bol keseden atıp tutmalarını izledikten sonra böyle bir ağırlama farz oldu.

Şahan arkadaşımız, sözünü ettiğim programda, İstanbul'un seçkin semtlerinden birindeki "Beyaz Türk" kafelerinden birinde oturmuş, hayranlık duyguları içindeki genç bir sunucu tarafından ağzına uzatılan mikrofona, tek kale maç yapmanın dayanılmaz hafifliği içinde ahkâm kesip durmaktaydı. Söyledikleri ise özetle şuydu (Ki Şahan son dönemlerde konu sinemaya gelince bunu hep yapıyor): "Türk sinemasında son dönemde bazı yönetmenler ortaya çıktı ve bunlar 'sanat sineması' adı altında boş işlerle uğraşıp duruyorlar. Kamerayı bir kenara dikip upuzun ve sessiz planlar çekmenin adı nicedir sanat sineması oldu. Bu kişiler ülke içinde saygı gördükleri gibi, bir de yurt dışında ödül ve övgülere boğulmaktalar. Ben de sıkı bir sinemasever olarak bu duruma isyan ediyorum. Çünkü, böylelerinin yaptıkları çalışmalar beş para etmez."

Derken, Şahan, bu cüretkâr tavrını daha da ileri götürdü ve "entel" takılmakla suçladığı yönetmenlerin (Ceylan'ın Cannes birincisi "Uzak"ı gibi) iyi bilinen bazı filmlerini sinemaseverler açısından tanıdık görüntüleriyle tasvir ederek, sözde eleştirelliğinin içine adamakıllı su kaçırdı.


İnsan denilen varlık birazcık kendini bilmeli… Bilmedi mi işte aynen Şahan gibi acınası durumlara düşer. Kardeşiyle birlikte bir haftada çekimlerini yaptığı, 3-4 günde de kurgulayıp piyasaya sürdüğü, neredeyse her 30 saniyesine bir argo muhabbet düşen "Recep İvedik" gibi "televizyon sektöründeki gerileme dönemini atlatma amaçlı" bir film çekeceksin ve onu tanıtma stratejin de bu ülkenin bütün dünyada yüzünü ağartan 3-5 değerli yönetmene hakaret etmek, onları aşağılamak üzerine kurulu olacak.

Bu yaklaşım üzerine biz de hiç zaman kaybetmeden belirtelim ki "Recep İvedik"in 90 dakikasının tamamı, "Uzak"ın bir tek final planının karşısında çaycılık dahi yapamaz. Ne biçim, ne de içerik değeri itibarıyla…

İnfilak etmek üzere olan bir ego

Doğrusu çok merak ediyorum; Şahan'ın her geçen gün daha da şişen ve en sonunda James Bond filmlerinin "Yaşamak İçin Öldür" adlı serüvenindeki siyahî aktör Yaphet Kotto gibi infilak edip parçalara ayrılmasına yol açacak olan bu saldırgan egosu kim tarafından ve nasıl durdurulacak! Sinemanın ne olup ne olmadığı noktasını falan geçtim (ki bu konuda ahkâm kesebilmek için zaten Şahan'ın bir 10-15 yaş daha büyümesi gerekiyor), fakat ben o ilginç egoyu daha iki yıl öncesindeki bir söyleşi talebimde fazlasıyla tanımıştım. Beyefendinin yerden yere vurduğu bütün o yönetmenler, (en az Gökbakan Biraderler kadar meşgûl insanlar olmalarına karşın) tek bir telefonumuzla karşımıza çıkıp sinemada yapmak istediklerini bütün içtenlikleriyle bizlerle paylaşırken, bu arkadaş daha TV 8 dönemindeki şımarıklığıyla bizleri bir televizyon sayfası röportajı için tamı tamına iki ay boyunca maymun gibi oynatmıştı. Ki kendisiyle bu anlamda temas kurabilmek hâlâ çok büyük bir mesele!

Sözümona “varoş kültürüne örtülü eleştiriler getirme” bahanesiyle adım adım yüceltip bir "pop karakter"e dönüştürdüğü Recep İvedik adlı o sevimsiz dingilin bu ülkenin genç kuşaklarına ne gerçek bir komedi duygusu, ne de -özenli bir alt okumayla anlaşılabilecek türden- sıkı bir eleştiri sunması söz konusu değil. Beylerimiz, açık bir "Borat" esinlenmesi olan bu uzun metrajlı televizyon skeciyle, gitgide "kitch" bir düzeye inen popüler mizahımızın parasal rantını kaldırırlar, hepsi o kadar… Ki dertlerinin bundan daha fazlası olduğunu da hiç sanmıyorum zaten…

Soluksuz bir argo ve müstehcenlik eşliğinde akıp giden bu geveze filmin "Adım Murat / K… tur at" düzeyindeki 1978 model espri anlayışıyla gülmeyi/güldürmeyi komedi filmi sanan belli bir topluluğa inat, bendeniz de bir sinema sevdalısı olarak, şu dünyada nefes alıp verdiğim sürece, habire aşağıladığı kuzeni tarafından terk edilmesinin içine oturmuşluğuyla sahildeki bankta denizi izleyen fotoğrafçı Mahmut'un ("Uzak") sessizliğini “muhteşem bir sinemasal metin” olarak göreceğim. Aynı şekilde, İvedik'in müstakbel kayınvalidesi Tuluğ Çizgen ile sahildeki kumlar üzerinde yuvarlanırken ortaya çıkan o banal resim karşısında, onuru kırılmış taşralı yeğen Yusuf'un kış günü iskeledeki gemilere iş bulma özlemiyle bakışını “çok daha muhteşem bir sinemasal resim” olarak gördüğüm gibi…

Görülüyor ki izlediğin o "entel dantel filmleri" zerre kadar anlamamışsın sevgili Şahan… Anlamadıysan, o zaman orada burada biraz az konuşacaksın ve dönüp kendi işine bakacaksın. Televizyon skeci yazmak ve oynamak söz konusu olduğunda durumu kurtaracak kadar yeteneğin var. Ancak sinema seni en azından bir süre daha aşmaya devam edecektir.

Haydi şimdi gişeye; bu toplum sizin gibiler tarafından böylesine yoz bir mizah anlayışına mahkûm edildiği sürece banknot tomarları seni ve kardeşini bekliyor!

http://yenisafak.com.tr/sinema/?t=23.02.2008&c=17&i=101477
Bugün 4 ziyaretçi (145 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol